Sultangazi Eski Edirne Asfaltı üzerindeki Kuzu Sofrası’na adım atar atmak kendimi bir Anadolu kasabasına gelmiş gibi hissediyorum. Şehir merkezi dışında olmasına karşın müdavimleri olan bir yer burası. Kentin dört bir yanından gelen misafirler mekânın ortasında soba olan salonun ahşap masalarında keyifli dakikalar geçiriyorlar.
Havanın güzel olmasını fırsat bilerek bahçedeki bir masaya oturuyorum. Müdavimler gibi benim de Kuzu Sofrası gelme sebebim kuşkusuz buranın vazgeçilmez yemeği kuyu kebabı.
Kastamonu'dan gelen kuzular çam odunuyla kuyuda 3-4 saat pişirince ortaya İstanbul'da kolay kolay bulamayacağınız bir lezzet çıkıyor.
Kuzunun özellikle böbrek yatağı bölümü çok lezzetli, ette odunun verdiği bir is tadı var. İç pilavı da kuyu kebabının süzen yağından yapmışlar, malzemeler yerinde pilav güzel. Kuzunun ardından Akçaabat köfteyi denemek istiyorum. Dana kol, kuzu döşten yaptıkları köftenin içi kuru değil. Kuzu pirzola da sınıfı geçiyor. Doğal bir yoğurtan yaptıkları yayık ayranı yemeklerin yanına çok yakışıyor.
Yemeği sütlaçla noktalıyorum, tatlı beklentimin altında kalıyor zira şekeri fazla kullanmışlar, şeker sütün lezzetini maskelemiş.
Yemek boyunca servisin düzgün ve hızlı olması mekânın bir başka artısı. Bu güzel ziyafetin ardından gelen hesapta üzmüyor. Fiyatlar makul, 300 g kuzu tandır 18TL., grup halinde geldiniz mi bütün yemeklerden azar azar tadıp 25-30 TL.’ye kalmak mümkün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder