La
Boqueria'dan içeri girdiğimde taze balık, et, meyve, sebze tezgâhları beni
karşılıyor. Sekiz- on sandalyelik El Quim’de yer bulmak mekânı bulmak kadar
kolay olmuyor. Yine de şansım yaver gidiyor ve on dakika içinde yer buluyorum.
El Quim’de yazılı bir mönü yok, mekânın sunduğu tapalar kara tahtaya İspanyolca
yazılı. İspanyollar pek İngilizce bilmediğinden bazı tapa isimlerinin
İspanyolcasını bilmekte fayda var.
Yediğim büyük
karidesler ve deniztarakları birer başyapıt. İspanyollar karidesi özel bir
şekilde tadıyorlar. Karidesin başını kesip önce gövdesini yiyip sonra kafasının
suyunu içiyorlar; hatta bunları yaparken karidesi farklı şaraplarla da
eşleştiriyorlar. Karidesin
gövde kısmı yüksek asitli Riesling üzümünden yapılan şaraplar ve Cava gibi
köpüklü şaraplarla tadılırken, karidesin kafasının suyu gibi yoğun lezzetlerle
Sherry eşleştiriliyor. Karidesin kafasının suyunun bu kadar lezzetli olduğunu
tahmin etmezdim; almejasların suyu da oldukça lezzetliydi.
Deniz
ürünlerinin olağanüstü kalitesi düşünüldüğünde El Quim’de fiyatlar makul
sayılabilir. Yarımşar porsiyon karides ve deniztarağı toplam onbeş Avro,
fasulye ve Cava ikişer Avro. Bu muhteşem yemeğin ardından İspanyolların dünyaca
ünlü çikolatacısı Balaguer’e gitmek için yola koyuluyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder